Kimine göre bir mucize kimine göre bir hastalık olarak tanımlanan sinestezi kelime kökü olarak yunanca birlikte anlamına gelen “Syn” ve algılamak anlamına gelen “aesthe-sis” kelimesinin birleşiminden oluşmaktadır.
Sinestezi birleşmiş duyular veya eş duyum olarak adlandırılabilmektedir. Ve bunun sonucunda duyuların bir arada veya birbirine karışması sonucu olarak ortaya çıkan durum olarak tanımlanmaktadır.
Sinestezi, doğum esnasında beynimizde hayatımız boyunca yeteceğinden çok daha fazla sayıda olan nöron arası bağlantılar normal kişilerde bir süre sonra yok olmaktadır. Fakat sinestezi hastası kişilerde bu bağlantılar yok olmamaktadır.
Bu durumu örneklendirecek olursak mesela bir notayı duyduğunuz esnasında eğer onu bir renkle ilişkilendiriyorsanız ya da ekşi veya tatlı olduğunu düşünüyorsanız kesinlikle sinestezsiksiniz demektir.
Yapılan araştırmalar her yirmi üç kişiden yalnızca birinde bir türü görülebilmektedir. Hastalığın tamamının görülme durumunda olan kişiler ise oldukça nadirdir. Yazımızın başında da söylediğimiz gibi bazılarına göre mucize bazılarına göre hastalık olarak değerlendirilse de sinestezi algı bozukluğu değil algıda gelişmişlik olarak tanımlanması çok daha doğru bir tanımdır.
Sinestezi kişiler genel olarak hayal dünyası oldukça geniş, duygusal, hassas yapılı, ruhsal açıdan kendilerinin bile tanımlayamayacağı oranda karışık bir ruh hali içerisindedir. Bu nedenle bu az sayıda olan sinestezi kişiler sanatla uğraşmaktadır. İşte bu kişilerin sanattaki başarısı da sinestezinin kişi için bir armağan olduğu düşüncesini yaratmıştır.
Sinestezi hastalığını pek çoğumuz Adam Adam Fawer’in ünlü romanı Empati ’de tanıdık. Ve bu kişilerin eğer bu durumu bilinçli olarak kullanırlarsa çok başarılı olacağını göstermiştir.
Birçok şekli olan sinestezinin en yaygın görülen iki hali vardır. Bunların arasında en yaygın olan kişi tarafından her harfin renk olarak belirlenip kodlanması durumudur. Bu tarz sinestezik kişiler tatları, sesleri veya kokuları renk olarak algılayamamaktadırlar. 2 tür ise birincisine göre sesleri, kukuları, tatları bir renge kodlayarak tanımlarlar. Hafızaları diğer gruptakilere oranla çok daha zayıftır. Bu kişilere göre her evin, şehrin, sesin bir rengi bulunmaktadır. Bu özellikteki kişiler çok nadirdir.
Hatta yine farklı bir örnek vermek gerekirse sinestezik kişiler dinledikleri müziği anlatmak için melodisi güzel vs. gibi sözler yerine mavisi güzel sarısı az olmuş şeklinde tanımlama yaparlar.
Birçok sinestezi hastası olan kişi çocukluğun da bu durumun anormalliğinin farkında değildir. Herkesin kendisi gibi olduğu düşünmektedir. Ve bu durumu öğrendiğinde büyük bir şaşkınlık yaşar.
Çağımızdaki en ünlü sinestezi hastası Daniel Tammetdir. Daha çocukluk yaşlarından itibaren bu özelliğini çok iyi şekilde kullanan Daniel sayıları kodlayarak çok farklı noktalara taşımaktadır. Hatta tüm becerisi sayılarda olmayan Tammet bir hafta içerisinde bir dili konuşabilecek seviyeye gelebilecek kadar öğrenebilmektedir. Öğrenilmesi en zor olarak kabul edilen diller de buna dahildir.
Bunun dışında tarihteki birkaç sinestezik kişilere değinecek olursak, Fizikçi Nikola Tesla , ressam Johann Von Goethe, Ressam Vasilly Kandinsky, İlk senarist besteci Amy Beach, Yazar Vladimir Nabokov örnek olarak verilebilir. İnsanın bu kişilerin adlarını bile duyunca sinestezik olsaydım diyesim geliyor? Siz ne dersiniz.
Sinestezi birleşmiş duyular veya eş duyum olarak adlandırılabilmektedir. Ve bunun sonucunda duyuların bir arada veya birbirine karışması sonucu olarak ortaya çıkan durum olarak tanımlanmaktadır.
Sinestezi, doğum esnasında beynimizde hayatımız boyunca yeteceğinden çok daha fazla sayıda olan nöron arası bağlantılar normal kişilerde bir süre sonra yok olmaktadır. Fakat sinestezi hastası kişilerde bu bağlantılar yok olmamaktadır.
Bu durumu örneklendirecek olursak mesela bir notayı duyduğunuz esnasında eğer onu bir renkle ilişkilendiriyorsanız ya da ekşi veya tatlı olduğunu düşünüyorsanız kesinlikle sinestezsiksiniz demektir.
Yapılan araştırmalar her yirmi üç kişiden yalnızca birinde bir türü görülebilmektedir. Hastalığın tamamının görülme durumunda olan kişiler ise oldukça nadirdir. Yazımızın başında da söylediğimiz gibi bazılarına göre mucize bazılarına göre hastalık olarak değerlendirilse de sinestezi algı bozukluğu değil algıda gelişmişlik olarak tanımlanması çok daha doğru bir tanımdır.
Sinestezi kişiler genel olarak hayal dünyası oldukça geniş, duygusal, hassas yapılı, ruhsal açıdan kendilerinin bile tanımlayamayacağı oranda karışık bir ruh hali içerisindedir. Bu nedenle bu az sayıda olan sinestezi kişiler sanatla uğraşmaktadır. İşte bu kişilerin sanattaki başarısı da sinestezinin kişi için bir armağan olduğu düşüncesini yaratmıştır.
Birçok şekli olan sinestezinin en yaygın görülen iki hali vardır. Bunların arasında en yaygın olan kişi tarafından her harfin renk olarak belirlenip kodlanması durumudur. Bu tarz sinestezik kişiler tatları, sesleri veya kokuları renk olarak algılayamamaktadırlar. 2 tür ise birincisine göre sesleri, kukuları, tatları bir renge kodlayarak tanımlarlar. Hafızaları diğer gruptakilere oranla çok daha zayıftır. Bu kişilere göre her evin, şehrin, sesin bir rengi bulunmaktadır. Bu özellikteki kişiler çok nadirdir.
Hatta yine farklı bir örnek vermek gerekirse sinestezik kişiler dinledikleri müziği anlatmak için melodisi güzel vs. gibi sözler yerine mavisi güzel sarısı az olmuş şeklinde tanımlama yaparlar.
Birçok sinestezi hastası olan kişi çocukluğun da bu durumun anormalliğinin farkında değildir. Herkesin kendisi gibi olduğu düşünmektedir. Ve bu durumu öğrendiğinde büyük bir şaşkınlık yaşar.
Çağımızdaki en ünlü sinestezi hastası Daniel Tammetdir. Daha çocukluk yaşlarından itibaren bu özelliğini çok iyi şekilde kullanan Daniel sayıları kodlayarak çok farklı noktalara taşımaktadır. Hatta tüm becerisi sayılarda olmayan Tammet bir hafta içerisinde bir dili konuşabilecek seviyeye gelebilecek kadar öğrenebilmektedir. Öğrenilmesi en zor olarak kabul edilen diller de buna dahildir.
Bunun dışında tarihteki birkaç sinestezik kişilere değinecek olursak, Fizikçi Nikola Tesla , ressam Johann Von Goethe, Ressam Vasilly Kandinsky, İlk senarist besteci Amy Beach, Yazar Vladimir Nabokov örnek olarak verilebilir. İnsanın bu kişilerin adlarını bile duyunca sinestezik olsaydım diyesim geliyor? Siz ne dersiniz.