Düzenli beslenme ve uyku vücut direncini koruyor

Mevsim değişikliği ile birlikte hava sıcaklığındaki ani değişikliklere bağlı olarak üst solunum yolu enfeksiyonlarının görülme sıklığında artış yaşanıyor. Bu enfeksiyonlar, hafif-orta şiddette nezle grip semptomlarından, larenjite benzeyen ve hayatı tehdit eden ‘epiglottit'e kadar çeşitli rahatsızlıklara yol açabiliyor. 

Üst solunum yolu enfeksiyonlarının iş verimliliğinde düşüşlere, çocukların ve gençlerin eğitimlerinde aksamalara neden olduğunu belirten Acıbadem Ankara Hastanesi Kulak Burun Boğaz Uzmanı Doç. Dr. Ali Titiz, bu enfeksiyonlardan korunmak için dikkat edilmesi gerekenleri anlatıyor.

Öncelikle normal bir soğuk algınlığı ile bakteriyel sinüzit ve alt solunum yolu enfeksiyonları gibi hedefe yönelik tedavi gerektiren enfeksiyonların ayırt edilmesi gerektiğini söyleyen Doç. Dr. Ali Titiz, sözlerine şöyle devam ediyor:

“Kişilerde daha önceden var olan geniz eti ve bademcik ile alerjinin varlığı hastalık şiddetinin daha fazla yaşanmasına neden olabiliyor. Özellikle üst solunum yolu enfeksiyonları içerisinde en sık karşımıza çıkan grip, bulaşıcılığının yüksek olması nedeni ile geniş kitleleri etkiliyor. Grip virüsü bulaştıktan yaklaşık iki üç gün içerisinde belirti vermeye başlıyor. En sık, gözlerde sulanma ve yanma hissi, burun tıkanıklığı ve akıntısı, baş ağrısı, boğaz ağrısı, halsizlik, kas ağrıları, öksürük ve ateş ile karşılaşılıyor.”

İyileşme süresi uzayabiliyor
Hastalığın sağlıklı kişilerde ortalama beş-yedi gün içerisinde geçmesi bekleniyor. Ancak hamilelik döneminde, çocuklarda ve vücut direncini düşüren kalp, akciğer, böbrek, şeker gibi kronik sağlık sorunu olan kişilerde iyileşme süresi uzayabiliyor. Doç. Dr. Ali Titiz, risk faktörleri içerisinde en çok sigara kullanımının, solunum yolu mukozasının koruyucu faktörlerini tahrip ederek hastalık süresinin uzamasına ve ikinci bir enfeksiyon gelişimine dahi yol açabileceğine dikkat çekiyor.

Nelere dikkat edilmeli?
Virüslerin temas edilen yüzeylerde yaklaşık 8 saat kadar canlı kalabildiğini ifade eden Doç. Dr. Ali Titiz, el hijyeni başta olmak üzere tüm kişisel temizliğe dikkat edilmesi gerektiğini belirtiyor. Buna göre hasta kişilerin kullandığı eşyaların kullanılmaması, hasta olan kişilerle aynı ortamın uzun süre paylaşılmaması, hasta kişinin veya yakınlarının bir iki gün maske kullanması büyük önem taşıyor. Doç. Dr. Ali Titiz, düzenli beslenme ve uykunun, vücut direncinin korunmasında en önemli faktörlerden ikisi olduğunu söyleyerek, takviye ilaç kullanımına gerek kalmayacağını açıklıyor. Riskli kişilere ise koruyuculuk açısından grip aşısını öneriyor.

48 saatten uzun süren ateşe dikkat!
İlaçla tedavinin semptomlara yönelik ve kişiye özgü olması açısından bir doktor tarafından yapılması gerektiğini ekleyen Doç. Dr. Ali Titiz, “Ağrı kesici ve antienflamatuar ilaçlar, lokal ve sistemik dekonjestan ve antihistaminikler, kişinin yaşam kalitesinin düşmemesi açısından tercih edilebilir” diyor. Bu destek tedavi ile birlikte ilaçla tedavi sırasında düzenli beslenme, bol sıvı alımı ve istirahat, kişinin iyileşme sürecini kısaltıyor. Hastalık sürecinde yeterli sıvı alımı olmaması ve düzensiz beslenme durumunda, doktor kontrolünde vitamin takviyesi veya bağışıklık sistemini destekleyici ilaçlar tedaviye eklenebiliyor.

Doç. Dr. Ali Titiz, destek tedavi ve istirahate rağmen özellikle ateşin 48-72 saatten uzun ve yüksek sürmesi, hastalık bulgularında gerileme yerine artış görülmesi durumunda ise uyarıyor: “Yaş açısından ve kronik hastalığı olan risk grubu içerisinde yer alan kişilerde bu süre beklenmeden bir hekime başvurulmalı. Antibiyotik kullanımı ise, viral enfeksiyon sonucu vücut direncinin düşmesi ile gelişen bakteriyel enfeksiyonlarda kullanılmalı.”