Su çiçeği genel olarak çocukluk çağı hastalığıdır. Fakat çocukluğunda bu hastalığı geçirmemiş olan yetişkinlerde görülme olasılığı söz konudur. Öldürücü olmayan bir hastalıktır. Fakat bulaşıcılığı oldukça yüksektir.
Döküntüler!
Su çiçeği hastalığında görülen döküntüler vezikülerdir. Başka bir ifadeyle bu döküntülerin içi sıvıyla doludur. Zaten hastalığın bir nevi adı da buradan gelmektedir. Genel olarak çocukların yüzünde, karnında, sırtında, kafalarının içinde, boynunda görülmektedir. Döküntü bacaklarda ve kollarda diğer yerlere göre daha az görülür. Su çiçeği yetişkinlerde de aynı şekilde döküntü yapabilmektedir. Bu döküntüler yetişkinlerde çocuklara göre daha hafif ama daha kabartılı olmaktadır.
Bu döküntülerin aktif olduğu dönemde ateş de görülür. Bu döküntüler bir süre sonra sönüp kurumaya başlarlar. Döküntü ve ateşin dışında oldukça kaşıntılı olan bir hastalıktır. Bu nedenle hastalığı geçiren çocuk veya yetişkin sürekli kaşınma isteği duyar.
Suçiçeği hastalığının anlaşılmasının en büyük belirtisi olan bu döküntüler ilk çıkanlar kururken yenilerin çıkmasıyla devam eden bir döngü halinde yaşanır. Bu döküntülerin süresi çocuklarda genel olarak bir hafta kadar sürmektedir.
Döküntünün dışında hastalığın en büyük belirtisi devam eden ateş durumudur. Genelde bu ateş hali birkaç gün sürmektedir. Bu ateş ve döküntü kişide halsizlik, iştahsızlık gibi durumlara da neden olmaktadır.
Suçiçeği herhangi bir yaşam riski taşımadığı için antibiyotik gerektirmemektedir. Fakat ateş için ateş düşürücü ilaç olan parasetamol ve kaşıntı için antihistaminik merhem kullanılmaktadır. Bunun dışında herhangi bir ilaç kullanılması hastalığın enfeksiyon riskini artırabileceğinden önerilmemektedir.
Bunun dışında bu dönemde bol bol dinlenmek mümkün mertebe hastalığı başkalarına bulaştırmamak için az kişiyle temas kurmak önemlidir.
Bunların dışında sadece nadir durumlarda birtakım farklı ilaçlar kullanılması gerekebilmekle birlikte genel olarak yukarıda belirttiklerimizin dışında ilaç kullanımı yoktur.
Su çiçeği belirtileri
Ateşle birlikte döküntülerin görüldüğü bir hastalıktır. Kuluçka dönemi on dört on beş gün süren bu hastalık bu sürenin sonunda döküntüyle karşımıza çıkar. Hastalık ilk olarak halsizlik, ateş, burun akıntısı gibi grip benzeri belirtiler göstermektedir. Ardından 1-2 gün içinde döküntüler başlar.Su çiçeği hastalığında görülen döküntüler vezikülerdir. Başka bir ifadeyle bu döküntülerin içi sıvıyla doludur. Zaten hastalığın bir nevi adı da buradan gelmektedir. Genel olarak çocukların yüzünde, karnında, sırtında, kafalarının içinde, boynunda görülmektedir. Döküntü bacaklarda ve kollarda diğer yerlere göre daha az görülür. Su çiçeği yetişkinlerde de aynı şekilde döküntü yapabilmektedir. Bu döküntüler yetişkinlerde çocuklara göre daha hafif ama daha kabartılı olmaktadır.
Bu döküntülerin aktif olduğu dönemde ateş de görülür. Bu döküntüler bir süre sonra sönüp kurumaya başlarlar. Döküntü ve ateşin dışında oldukça kaşıntılı olan bir hastalıktır. Bu nedenle hastalığı geçiren çocuk veya yetişkin sürekli kaşınma isteği duyar.
Suçiçeği hastalığının anlaşılmasının en büyük belirtisi olan bu döküntüler ilk çıkanlar kururken yenilerin çıkmasıyla devam eden bir döngü halinde yaşanır. Bu döküntülerin süresi çocuklarda genel olarak bir hafta kadar sürmektedir.
Suçiçeği herhangi bir yaşam riski taşımadığı için antibiyotik gerektirmemektedir. Fakat ateş için ateş düşürücü ilaç olan parasetamol ve kaşıntı için antihistaminik merhem kullanılmaktadır. Bunun dışında herhangi bir ilaç kullanılması hastalığın enfeksiyon riskini artırabileceğinden önerilmemektedir.
Hastalığın tedavisi nasıl yapılır?
Su çiçeği geçirmekte olan kişilerin öncelikle çok sıcak bir ortamda olmaları doğru değildir. Sıcaktan terlemek hastalığın yarattığı kaşıntı durumunun artmasına neden olmaktadır. Ayrıca hastalık yukarda da belirttiğimiz gibi ateşe neden olduğu için de sıcak ortam iyi gelmemektedir. Bu dönemde ılık banyo hastalığı geçiren kişinin rahatlamasına neden olacaktır. Ilık banyo sayesinde hem ateş düşürecek hem de kaşıntıyı ve enfeksiyon riskini de azaltacaktır.Bunun dışında bu dönemde bol bol dinlenmek mümkün mertebe hastalığı başkalarına bulaştırmamak için az kişiyle temas kurmak önemlidir.
Bunların dışında sadece nadir durumlarda birtakım farklı ilaçlar kullanılması gerekebilmekle birlikte genel olarak yukarıda belirttiklerimizin dışında ilaç kullanımı yoktur.