BİYOTEKNOLOJİNİN TARİHİ GELİŞİMİ DETAYLI ANLATIM

Biyoteknoloji; fizyoloji, moleküler biyoloji ,hücre ve doku biyolojisi kültürü, mikrobiyoloji, genetik, ve biyokimya gibi doğa bilimlerinin yanı sıra elektrik-elektronik mühendisliği, makine mühendisliği  ve bilgisayar mühendisliği gibi mühendislik dallarından faydalanarak, DNA teknolojisiyle bitki, hayvan ve mikroorganizmaları geliştirmek, doğal olarak var olmayan veya ihtiyacımız kadar üretilemeyen yeni ve az bulunan ürünleri elde etmek için kullanılan teknolojilerin tümüne verilen addır.
Biyoteknoloji günümüzde fiziğin tahtına oturmuş durumdadır. Bugünkü yazımızda günden güne ilerleyen biyoteknolojinin tarihi gelişimini yıl yıl kısaca inceleyip bu tahta nasıl oturduğuna bakacağız.

Biyoteknolojinin tarihsel gelişimi

MÖ 1750: Sümerler tarafından ilk bira mayalandı.

MÖ 500: Çinliler, küflü soya fasulyesini antibiyotik olarak kullanmaya başladı.

MS 100: Çinliler, toz haline getirilmiş krizantem bitkisini böcek öldürücü olarak kullandı.

1590: Bu yıl Hollandalı Zacharias Janssen'in  mikroskobu icat etti.

1663: Robert Hooke hücreyi keşfedip tanımladı.

1675: Antonie Philips van Leeuwenhoek, bakteriyi tanımladı.

1797: Edward Jenner , ilk çiçek aşısı denemesini bir çocuğa virüs inoküle ederek yaptı. Böylece çiçek aşısını buldu.

1833: İlk enzim ayrıştırması (izolasyonu).

1830: Jöns Jakob Berzelius tarafından Proteinler keşfedildi.

1855: Escherichia coli (E. coli) bakterisi tanımlandı. Daha sonraları bu bakteri pek çok araştırma, geliştirme ve üretim uygulamasına temel oluşturmuştur.

1863: Gregor Johann Mendel , bezelyeler ile yaptığı araştırmalarda karakteristik özelliklerin bir kuşaktan diğerine belirgin, bağımsız birimlerce aktarıldığını keşfetti. Bu birimler çok sonraları ‘gen’ olarak adlandırıldı. Bu araştırma genetik biliminin de temelini oluşturdu.

1869: Johannes Friedrich Miescher, balık sperminde DNA keşfetmiştir.

1877: Heinrich Hermann Robert Koch, bakterileri boyayarak ayrıştırma ve karakterize etmeye olanak sağlayan bir yöntem geliştirdi.

1878:  Laval  ilk santrifüjü geliştirdi.

1879: Alexander Fleming, hücre çekirdeğinde küçük çubuklara benzeyen kromatin adlı bir yapıyı keşfetti. Daha sonra bu yapının kromozomları oluşturduğu anlaşılmıştır.

1879: William James Beal, Michigan'da ilk klinik kontrollü mısır çaprazlamasını yaptı.

1882: yılında Alman embiryolog Walther Fleming kertenkele larvalarını mikroskobun altına yatırdı. Burada bir hücre bölünmesi olayını ilk kez izledi. Bu bölünmede arada iletişim sağlayan iplikçiklerin kromozomlar olduğunu saptadı.

1883: Charles Darwin'in kuzeni Francis Gulton seçici çoğalma hipotezini ortaya atmış ve bunu savunmuştur.

1900: Sirkesineği diğer bir adla drosophila ilk gen araştırmalarında kullanılmaya başlandı.

1902: Bağışıklık sistemini araştıran bilim dalı olan İmmünoloji terimi ortaya çıktı.

1906: Genetik terimi kullanılmaya başlandı.

1910: Amerikalı biyolog Thomas Hunt Morgan meyve sinekleri üzerine bir deney yaptı. Bu deney sonucunda cinsiyetin kromozomlarda belirlendiği gerçeğine ulaştı.

1911: Francis Peyton Rous ilk kez kansere yol açan bir virüs keşfetti. Ve kanserin bu virüs sayesinde bulaşabileceğini göstermiştir.

1914: Bu yıl ilk kez Manchester'da bakteriler atık işlemede kullanılmaya başlandı.

1915: Bakteri virüsleri bakteriofajlar tarafından keşfedildi.

1919: Biyoteknoloji terimi ilk kez bu yıl bir Macar mühendis tarafından kullanılmıştır.

1920: Evans and Long insan büyüme hormonunu keşfetmiştir.

1926: Amerikalı biyolog Herman Mueller X ışınlarının meyve sineklerinin kromozomlarında mutasyon yarattığına şahit oldu.

1928: Alexander Fleming, ilk tanımlı antibiyotik olan penisilini keşfetti.

1932: Atılımcı bir yayın evi Aldous Huxley'in genetik mühendisliği ile ilgili çok teknik bir kitabını yayımlamıştır.

1938: Moleküler biyoloji terimi kullanılmaya başladı.

1940: Oswald Avery, DNA'nın kalıtımın temeli olduğunu ve genlerin yapısını oluşturduğunu keşfetti.

1941: Danimarkalı mikrobiyolog A. Jost ilk kez genetik mühendisliği terimini Polonya'da verdiği bir derste kullanmıştır.

1942: Elektron mikroskobu kullanılarak ilk kez bir bakteri virüsü tanımlanıp karakterize edilmiştir.

1944: Waksman, tüberküloza karşı etkin bir antibiyotik olan streptomycin'i ayrıştırmayı başardı.

1944: Bir bakteri üzerinde çalışan üç bilim adamı Colin McLeod, Meclyn McCarty ve Oswald Awery DNA'nın bir protein olmadığını, canlının temel yapı taşı olduğunu keşfettiler.

1946: İlk genetik rekombinasyon örneği, değişik virüslerden alınan genetik materyalin birleştirilerek yeni bir virüs yaratmanın mümkün olduğu kanıtlandı.

1947: Barbara McClintock, mısır bitkisinde zıplayan genleri transpozonları keşfetti.

1949: Pauling orak hücre anemisinin hemoglobin molekülünde bir mutasyona bağlı olan genetik bir hastalık olduğunu keşfetti.

1950: İngiliz bilim adamı Douglas Bevis aminoasitlerin Rh faktörü üzerindeki belirleyici etkilerini keşfetmiştir. Bevis'in uyguladığı bu teknik uzun süre doğum öncesi genetik bozuklukların saptanabilmesi için kullanılmıştır.

1953: Amerikalı biyokimyager James Watson ve İngiliz biyofizikçi Francis Crick DNA'nın çift sarmal bir yapısı olduğunu ilan ettiler. Aynı zamanda DNA'nın genetik kod taşıyan bir molekül yapısı olduğunu da söylediler.

1954: Hücre kültürü teknikleri geliştirildi.

1964: Stanfordlu genetik bilimci Charles Yanofsky ve meslektaşları, amino asitlerle proteinlerin DNA’nın içerisinde nasıl bir dengede durduklarını ilan ettiler.

1969: Harvardlı bir grup tıp öğrencisi bu yıl DNA'da bulunan ilk geni keşfettiler. Bu şeker düzeyini belirleyen bir gen olarak genetik tarihine kaydedilmiştir.

1970: Winconsin Üniversitesinden bir grup araştırmacı açık bir yaradan DNA örneği almayı başardılar.

1973: Amerikalı biyokimyager Herbert Boyer ve Stanley Cohen bir karakurbağasından aldıkları geni, bir bakteri DNA'sına aşıladılar. Ve aşılama sonucunda uyum sağladığını izlediler. Bu   yaptıkları olay ilk genetik deney olarak tarihe geçmiştir.

1976: Kaliforniya'da ilk genetik kuruluş olan Genentech’a kuruldu.

1978: Genetech'li bilimadamları insandan ensülin genini kopyalamayı başarmışlardır.

1980: Araştırmacılar bazı yararlı bakterilerle genler arasındaki protein alışverişini saptamışlardır.

1982: ABD Sağlık Bakanlığı bir bakteriden üretilen ensülin iğnelerine onay vermiştir.

1983: Kaliforniya karayolunda arabayla giderken, genetik mühendisi Kary Mullis polimer zincirleme reaksiyonunun nasıl olabileceğini keşfetmiştir.

1984: Britain Üniversitesi'nden Alec Jefreys genetik parmak izi yöntemini keşfetti. Bu yöntem sayesinde parmak izleri yegane örneklemeler şeklinde bireylerin DNA'larıyla saptanabilmesini sağlamıştır.

1985: Genetik parmak izi ilk kez bir suç araştırmasında kullanılmaya başlandı.

1986: Hepatit B hastalığı için üretilen ilk genetik mühendisliği aşısının insanlarda kullanılması için ABD Sağlık Bakanlığı izin verdi.

1988: Harvard Üniversitesi'nde göğüs kanserini yenebilen bir fare yetiştirildi. Bu çalışma o yıl ödül aldı.

1989-2005: yılına kadar Human Genome adıyla anılacak olan DNA haritalamayla ilgili çalışmalar için 3 milyar dolarlık fon ayrıldı. Projenin son bulma tarihi olarak 2005 yılı hedef olarak belirlendi.

1990: Amerikalı genetikçi W. French Anderson ilk olarak dört yaşında bir kız çocuğu üzerinde gen müdahalesinde bulunarak bağışıklık sistemini çökmesini sağlayan ADA isimli hastalığı düzeltmeyi başarmıştır.

1992: ABD ordusu savaşlardan kimliği tespit edilemeyecek durumda dönen askerlerin kimliklerini kesin belirleyebilmek için DNA örneklerinden yararlanma yoluna gitti. Bu yönteme “köpek etiketleme” adı verilmesi şaşkınlık yaratmıştır.

1993: Heteroseksüel ve Eşcinseller erkekler arasında yapılan bir DNA incelemesinde, eşcinselliğin anneden gelen X kromozomu yoluyla geçtiği belirlendi. Yine aynı yıl genetik bir müdahaleyle anne rahminde hemofili hastası olduğu tespit edilen bir bebeğe doğmadan müdahale edildi ve bebek sağlıklı olarak dünya geçmiştir.

1993: Sadece 23 çift kromozomdan oluşan basit bir insan genleri haritası yapıldı.

1995: Genetik olarak türetilmiş yeni nesil bir domuz grubuna Baboon maymunlarından alınan kalp nakledildi. Baboonların kalpleri de domuzlarınkiyle değiştirildi. Amaç trans genetik plantasyonların mümkün olabileceğini ispatlamaktı. Fakat yapılan deney sonucunda Denek hayvanları sadece 2 ya da 3 saat hayatta kalabildiler.

1997: İskoçya'da Roslin Üniversitesi'nde Dolly adı verilen bir koyun dünyaya geldi. Bu koyunun özelliği tamamen genetik olarak annesinin bir kopyası olmasıydı.

1998: Biyolog Craig Venter 2003 yılına kadar insanlığa lazım olacak bütün genlerin haritasının hazır olacağı müjdesini vermiştir.

1998: Japonya'da Kinki Üniversitesi'nde bilim adamları bir tane inekten sekiz adet dana kopyalamayı başardılar.

2003: Human Genome Project adıyla bilinen proje bütün insan DNA'sının haritasını çıkarmak için hedeflediği tarih olarak bilim dünyasının belleğine kazınmıştır.