Gelişmiş ülkelerde oldukça seyrek görülmekle birlikte ağırlıklı olarak akciğerleri etkileyen bir hastalık olması nedeniyle tüberküloz hala konuşulmaya devam ediyor.
WHO (Dünya Sağlık Örgütü) raporlarına göre, dünya genelinde görülme sıklığı ve yaygınlığı ile yaşam kayıpları oranlarının giderek düştüğü görülen tüberküloz, bugün tüm dünyada oldukça etkili sonuçlarla tedavi edilebiliyor. Ancak, Hastalığa neden olan basilin, akciğerlerin yanı sıra, kemikler, eklemler, beyin, böbrekler, sindirim sistemi, omurga gibi organları da tutabileceğini söyleyen, Acıbadem Ankara Hastanesi, Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Başak Koç, hastalığın özellikle vücut direncinin düştüğü anda ortaya çıktığına dikkat çekerek, iki haftadan uzun süren öksürüğe dikkat çekti.
Halk arasında daha çok verem olarak bilinen tüberküloz, ‘mycobacterium tuberculosis’ isimli bir mikrop tarafından ortaya çıkan bulaşıcı bir hastalık. Tüberküloz, günümüzde hem önlenebilen hem de tedavi edilebiliyor. Türkiye'de Sağlık Bakanlığı tarafında son derece titiz tarama ve takip programları sürdürüyor. Sağlık Bakanlığı verilerine göre ülkemizde yüz binde 17.2 oranında görülen tüberküloz hastalarının, yüzde 92'si yeni tanı almış hastalardan oluştururken, yüzde 8'i daha önce tedavi gören tüberküloz hastalarından meydana geliyor. Basiller, çoğunlukla akciğerlerde hastalık oluşturmalarına rağmen kemikler, eklemler, beyin, böbrekler, sindirim sistemi, omurga gibi organ ve sistemlerini de etkileyebildiğini söyleyen Acıbadem Ankara Hastanesi, Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Başak Koç, hastaların düzenli takip ve ilaç tedavisiyle başarılı bir şekilde tedavi edilebildiğini söylüyor.
Hava yoluyla bulaşıyor
Hastalığın hava yoluyla bulaşması çevresindeki kişilerin enfekte olma riskini artıyor. Bu nedenle özellikle hasta ile yakın ve uzun süreli teması olan kişilere bulaşma riskinin daha fazla olduğunu söyleyen Dr. Başak Koç, “Tüberküloz hastalığı olan bir kişinin nefes vermesi, öksürmesi, hapşırması, konuşması ile mikroplar havaya saçılır. Sağlıklı kişiler bu mikropları nefesleriyle alabilir. Bu nedenle hastanın aile bireyleri, aynı evi paylaştığı arkadaşları, işyeri ve çevresindeki kişilerin dikkat etmesi gerekir” diyor. Basiller, güneş görmeyen ve yeterince havalandırılmayan ortamlarda saatlerce havada asılı kalabiliyor. Ancak, solunum yoluyla alınan verem mikrobu hemen hastalığa neden olmuyor sadece verem enfeksiyonunu gelişiyor. Vücutta sessiz kalan verem basili, kişinin vücut direncinin düştüğü bir anda hastalık olarak ortaya çıkıyor. Tüberküloz mikrobu alarak enfekte olan kişilerin yaklaşık yüzde 10'unun yaşamlarının herhangi bir döneminde tüberküloz hastalığına yakalandığını söyleyen Dr. Başak Koç, genellikle tüberküloz tedavisi başlandıktan yaklaşık olarak 2-3 hafta sonra bulaşıcılığın sona erdiğini söylüyor.
İki haftadan uzun süren öksürüğe dikkat!
Tüberküloz basili ile enfekte olan kişilerde hastalığın ortaya çıkış süresi değişebiliyor. Bazı kişilerde bir iki hafta içinde hastalık ortaya çıkarken, bazı hastalarda yıllar sonrasında hastalık görülüyor. Burada kişinin bağışıklık sistemi son derece önem taşıyor. Dr. Başak Koç, bu nedenle 2-3 haftadan uzun süren ve tedaviye cevap vermeyen öksürük, balgam, balgamda kan, ateş, gece terlemesi, yorgunluk, halsizlik, kilo kaybı, iştahsızlık, nefes darlığı, göğüs ve sırt ağrısı gibi belirtiler gözlenen hastanın mutlaka bir uzmanı başvurması gerektiğini söylüyor. Tüberküloz, akciğerlerin dışında beyin, böbrekler ya da omurga gibi vücudun diğer organlarını da tutabildiği için bu durumda o organa yönelik belirtilerin ortaya çıkabildiğini söyleyen Dr. Başak Koç, “Bu nedenle genel tüberküloz belirtileri her hastada görülemeyebiliyor. Tutulum gösterdiği organa göre, lenf bezi büyümesi, idrarda kan görülmesi, eklemde şişlik gibi belirtilere de dikkat edilmesi gerekiyor” diyor.
Tedavinin başarısında düzenli ilaç kullanımı şart!
Tüberküloz bulaş riski yüksek olmakla birlikte uygun ilaç tedavisi ile iyileşebilen bir hastalık. Ancak tedavide hasta uyumu ve dikkati de son derece önem taşıyor. Tedavide birden fazla ilacın düzenli ve yeterli sürede birlikte alınması gerektiğine işaret eden Dr. Başak Koç, “İlaçlarını önerilen şekilde aksatmadan, yeterli sürede içen hastaların hemen hepsi başarıyla tedavi edilir. Tüberküloz mikrobunu kesin olarak öldürmek ve bir daha çoğalarak hastalık yapmasını engellemek için tedavinin en az altı ay devam etmesi gerekir. Yapılan balgam kontrollerinin sonuçlarına göre 2 veya 3 ay sonra kullanılan ilaç sayısı azaltılabilir.
Dirençli tüberkülozun tedavisi güçleşiyor
Düzenli tedavinin hastanın iyileşmesini sağladığı gibi, bulaşıcılığı da önleyerek toplum sağlığını korunması açısından da son derece değerli olduğunu söyleyen Dr. Başak Koç, "Hasta ilaçlarını düzenli kullanmazsa mikroplar ilaçlara karşı direnç geliştirir. Dirençli tüberküloz denilen bu hastalık tipinin zor olsa da tedavi edilebildiğini söyleyen Dr. Başak Koç, sözlerine şöyle devam ediyor: "Tedavinin uzun sürmesi, daha çok yan etki yaratması ve daha pahalı olması nedeniyle çok daha zordur. Bu hastalarda çok sayıda ilacın 18-24 ay kullanılması gerekir. Bu nedenle ilaçların sağlık personeli veya sorumlu bir kişi tarafından hastaya içirilmesi en etkili tedavi yöntemidir. "Doğruda Gözetimli Tedavi” olarak tanımlanan bu yöntemle, hastaların ilaçların aksatmadan düzenli alması sağlanmış olur.“
Tanı, tedavi ve takipler ücretsiz
Tüberküloz hastalığının kesin tanısının balgamda tüberküloz mikrobunun (basillerinin) gösterilmesi ile konulabiliyor. Hastanın öyküsü alınıp genel fiziki değerlendirmelerin ardından, akciğer filmi çekilir ve laboratuvar incelemeleri sonrasında tanı kesinleşiyor. Ülkemizde, herhangi bir Verem Savaş Dispanserlerinde tanı, tedavi ve takiplerin ücretsiz olarak yapıldığını söyleyen Dr. Başak Koç, tüm tüberküloz ilaçlarının da Sağlık Bakanlığı tarafından ücretsiz olarak sağlandığını belirtiyor.
Vücut direncine dikkat!
Tags